26 Haziran 2012 Salı

Trabzon Trabzon dedik 250bin nüfus varmış

Bundan 20 gün önce sırada ki toplantımızın Trabzon'da yapılacağını öğrendiğimde bavul hazırlıklarım başladı. Fakat benim bavul olarak adlandırdığım heybe de denilebilecek çantanın hazırlanması 3-4 dakika sürdüğü için geriye çok fazla vaktim kalmıştı bu da Bursa'da ki işlerin halledilmesi ve o 2 güne iş bırakılmaması açısından iyi oldu. Bir ilk olarak Bursa şube gdt'ye 3 kişi katılacaktı. Kesin gidecekler belli olduğunda seyahatlerden sorumlu bakan olarak planı yaptım ve bilet işini hallettim. Perşembe akşamı maçın bitimine doğru evden çıkılıp eski garaj mevkiinde buluşup yola koyulduk. Önce Ali'nin aracı ile terminal, oradan Sabiha Gökçen'e otobüs ve sabah 5.45'te Trabzon'a uçuş bizi bekliyordu. Tabi geceyi yolculuk yaparak geçireceğimiz için uykumuzu taşıtlarda almak zorundaydık. Tamamen uyku halinde geçtiği için yol hakkında tam bir bilgi vermemiz imkansız ama tahmin edildiği gibi 3 saatte limanda olduğumuza göre sorunsuz bir yolculuk gerçekleşmiş diyebiliriz.

Check-in işlemlerimizi hallettikten sonra hem Trabzon hem de toplantı ile ilgili planları gözden geçirmeye başladık. Nerelere gidilecekti, neler konuşulacaktı, neler yapılacaktı...Bunları belirlememiz gerekiyordu. Yeme-içme konusunda bir sıkıntı yoktu çünkü 1 hafta öncesinden araştırmalara başlayıp bize 3 gün yetecek erzak tedarikçilerimizi hazırlamıştım. İndiğimiz gibi Havaş ile merkeze gittik, şoför bey ile girdiğimiz ufak muhabbet üzerine sağolsun bizi Ayasofya Kilisesi'nin önüne kadar götürdü. Belki de normal güzergahı burasıydı bilmiyorum ama bana biraz rotasından çıktı gibi geldi. Müze çay bahçesi olarak işletilen bu yere kuymak yemek için gelmiştik. Yanında yediğimiz kaygana ve normal servis edilen kahvaltı doğal ürünler olduğu düşüncesiyle hoşumuza gitti. 3 saate yaklaşan kahvaltı sonrası (tabisi 3 saat boyunca yemedik, yani Şeyma ile Ali yediler de ben yemeği çoktan bırakmıştım:) notlarımıza filan baktık, konuşma hazırladık, fotoğraf çektik vs.) merkeze doğru tekrar yola koyulduk.

Trabzon grubunun Düzce şubesi ile gelip bizi almasıyla programın ucundan girmiş olduk. Daha önce haritadan baktığımız için önümüzde 2 saate yaklaşan bir yol olduğunun farkındaydık ama gece yol gelmemiz bizde hafif sinir bozuklukları oluşturmaya başlamıştı ki bu Bursa'ya dönüp iyi bir uyku çekinceye kadar devam edecekti. Uzungöl'de verilen mola otele ulaşma saatimizi 1 saat daha ileri atmıştı. Ve yolculuğun sonunda şehir merkezinde buluşmamızın ardından tam 6 saat sonra otele girişimizi yaptık. Düzce grubu hemen dinlenmeye çekildiyse de Bursa buraya yan gelip yatmaya gelmemişti. Programda ki toplantı saatini bekliyorduk. Fakat katılım az olduğundan toplantı iptal oldu ve dost meclisi tadında bir gece yaşandı. Dost meclisinden de önce, Cumartesi günü Bursa'da olması gereken Ali'yi son dakika minibüsüyle havalimanına gönderip uçağa bindiğinin haberinin gelmesini bekleyedurduk.

Cumartesi sabahı gün erken başladı ve tüm gün yoğun toplantılarla geçecekti. Bu şahane havada uyunan 4 saatlik uyku dahi herkesin güne zinde başlamasına yetmişti. Otel yöneticilerinin çıkardıkları ufak tefek sorunlar da halledildi ve faydalı bir gün geçirildi. Şeyma Hanım, yaptığı mikro sunumla Bursa şubenin şimdiye kadar almadığı bir reaksiyon aldı ve göğsümüzü kabarttı, bizi gelecekte yapacaklarımız için motive etti.

Akşam vakti son dakikada değişen planla beraber Ayder Yaylası gezimiz ve rafting maceramız iptal olmuştu ve İstanbul'a dönüyorduk. Sun Express'in bir telefonla hiç bir zorluk çıkarmadan 1 dakika içinde biletlerimizi 1 gün önceye almasıyla bize tekrar Trabzon merkez yolları göründü. 70 ekran plasma büyüklüğünde ekmek ile uçağa alındığımızda Trabzon'da bir gün daha kalma umudum tamamen yok olmuştu.

Uçak yolculuğuyla ilgili kısa geçersek,

Bir kızın tuvalette sigara içmeye çalışması. Anında siren çalmasıyla hosteslerin kilitli kapıyı açması ve kıza ceza kesmeleri. Kapının önden nasıl açıldığını gördüm. Merak eden okuyucuya anlatabilirim. Havalanmadan hemen önce göz teması kurup selamlaştığım teyzeyle de kızı bir güzel eleştirdik. Teyze kıza eroinman teşhisi koydu. Oyy karadenizli teyzem benim...

S: Niye kemerini takmıyorsun?
Ş: Kesin takın demiyor ki, isterseniz takabilirsiniz diyor :)

Türbülansa girdiğimizde sol pencerede rahat rahat - hem de entarisiyle - oturan arap abinin dualar okumaya, telaşla etrafa bakınmaya başlaması.

Hayır o sol tarafta ki hostesi bana neden gösteriyorsun ki? :)

Başkanın kitabını her açışımızda esrarengiz olayların gerçekleşmesi, olayları yazılabilir.


Hadi Sabiha Gökçen'e indik. Bursa'ya giden otobüsü bekleme kahrından dolayı Kızılkayalar'a geçip hamburger yer misin, ey okur? Biz gittik. Çok da kolay, çok da güzel oldu. Giderken gece saat 2'de FSM'de Galatasaray'ın stadına kadar trafik olduğunu görmesek daha iyi olabilirdi ama zaten biz hamburgerlerimizi, muhallebilerimizi yiyene kadar açılmıştı trafik. Tam sabah gün ağırmasıyla Bursa'da olduk ve evde kahvaltılara yetiştik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder