7 Ağustos 2014 Perşembe

Görülecekler listesinin değişmez başlığı 'Amsterdam'

Mayıs ayında iş için 2 gün geçirmem gereken Amsterdam'la ilgili haftasonunu da katarak 5 günlük plan yapmıştım. Sonuçta 2-3 akşam bir şehri tanımak için yeterli olmayacaktı. Ama tüm vaktini dolaşmak için harcayacak gezginlere dahi 4 günden fazla plan yapmalarını önermiyorum. Ki bunu para harcama limiti olmadan tüm müzelere giriş yapacaksınız gibi düşünerek söylüyorum. 4 tam gün fazlasıyla yeter.

Zaten az nüfusa sahip, küçücük bir şehir. Her yerde yazdığı gibi bisikletler şehri. Normalde bisiklet kullanan birisi zaten kesinlikle orada da kiralayıp gezmeli. Ama normalde kullanmayıp sadece dengede durmasını bilen gezginler dahi kaç gün kalacaklarsa bisikletlerini kiralasınlar her yere onunla gitsinler derim.
Bir bisiklet sevdalısı olarak benim söylemeden geçemeyeceğim tek şey bisiklettir bu şehirle ilgili. Diğer parklar, müzeler zaten onlarca yazıda, blogda anlatılıyor yıllardır.

i am amsterdam yazısını görmeden dönmem diyenler için.. Galiba şehirde 3-4 farklı noktada var o yazı. Ben iki tanesini Vondelpark'ın içinde gördüm. Bu park zaten görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Hemen yanında 'devlet müzesi' gibi bir şey var. Farklı bir şeyler arayanlar için belki çok bahsi geçmeyen, işkence müzesi diye bir yer var. Dam Meydanı'nın oralarda. Beni çok cezbetmedi ama, sonuçta kaç şehirde daha olabilir ki..

Gene buralara yakın -zaten hemen herşey birbirine çok yakın- çook eski bir "patates kızartmacısı" var. 1887'den beri... Patates sonuçta ama caddelerde dolaşırken iyi gidiyor.

Bir öneri.. Akşama kadar dolaştınız, çok yoruldunuz.. Basın pedallara, merkezden uzaklaşın. Yok böyle bir huzur. Şahane evler.. Jilet gibi caddeler.. İnsana ve bisiklete saygı.. 2-3 saat dolaşın öyle dönün otelinize. Zaten dümdüz caddelerde yorulma gibi durum yok. Bu arada bisiklet için, Macbike isimli bisiklet firmasını tercih ettim ben, şahane hizmet aldım. Diyeceksiniz ki, 10-15 euro veriyorsun, bisikleti kiralıyorsun.. Ne hizmeti? Öyle değil tabi canlar, aletin kalitesi önemli. Gece sokakta bırakıyorsunuz, bunun üzerinde iki tane kilit var. Depozito olarak pasaportunuzu bırakıyorsunuz, ama adamlar son derece güvenilir ve kurumsal. Yani hem bisikletiniz hem siz güvende olmuş oluyorsunuz. Ayrıca ana yerleri hemen merkez tren istasyonunun içerisinde. Tekrar tekrar dediğim gibi hiç yürümekle yorulmayın, hiç daha şehre indiğiniz ilk dakikalarda tramvay sistemini çözmeye çalışmayın. Taksiye zaten para bayılmayın. Bir harita ve bisiklet ile gidemeyeceğiniz yer yok.

Taksi demişken -biraz öğrenci mod'a geçiyorum- zaten inanılmaz pahalı bir şehir. Oteller 200-300 euro, normal bir yemek 30-35 euro, fast food 10 euro, tramvay bileti 3, 10-15 dakikalık taksi ise 50 euro civarı... Bu rakamları da az çok gitmeden önce bütçe yapmanız amacıyla yazıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder