12 Haziran 2012 Salı

Şu an maç izliyor ve ağlıyorum biliyor musunuz?

Ya arkadaşlar utandırıyorsunuz beni... Ben yaşadığı hoş anıları, gözlemlediği değişik olayları, arkadaşlarıyla olan zevkli muhabbetleri, tekrar o anları yaşamak ve biraz olsun -eğer becerebilirsem- kayda geçirmek için klavye tuşlarına basan bir insanım. Ama beni çok onure ettiniz. O edebiyat fakiri yazılarımı açıp başlıklarını okumanız dahi beni mutlu eder. Zaten 700 hitli, 4 kayıtlı okuyuculu dünyanın en az ünlü bloguna sahip olduğumdan yazı gönderdikten hemen sonra linkleri size atarak nasıl okunmaya ve okuyucuya ihtiyacı olan bir yazar olduğumu da göstermiyor değilim.

Neden yokum 4 saattir? Tweet lere cevap vermiyorum vs. Cevap: Sosyal ortamdan çok uzak kalan biri değilim tabii takdir edersiniz. En fazla 2 saatlik periyotlarla kontrol ederim. Fakat iş çıkışı bir toplantımız ardından da eğitimimiz vardı oraya gittik ve arkadaşımın şarjı bittiğinden ve kendisi önemli aramalar beklediğinden onun kartını taktık ve telefonsuz kaldım. 

Gelelim sizin büyük incelik yapıp sorduğunuz blog yazılarının neden gelmediği sorunsalına. Aslında bunun cevabı yok çünkü dediğim gibi ben, öylesine aklıma gelen, beni neşelendiren olayları tekrar yaşamak için arada oturup yazıyorum. Biraz da tabi şirkette işler birikmiş onları toparlamaya çalışıyorum. Öte yandan kafa bi acayip cümleleri toparlayamıyorum. Hani gazete okurken haberleri okursun ama köşe yazıları için dikkatini toparlayamazsın ya öyle bi durumdayım. Öyle işte. Ama gezi yazıları bir kaç güne gelir. Canlarım yaa...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder