2 Mayıs 2013 Perşembe

Micro Interrail

Bu yazı, bugünlerde Polonya gezisi yapmayı düşünenler için internette güncel bir kaynak olması amacıyla yazılmaktadır...

Bir cumartesi günü son derece aylak olduğum dakikalardan birini daha yaşamaktaydım. Sol elim kafama destek oluyordu diğeri ise internette vakit geçirmemi devam ettirmek için mouse'u oynatmaktaydı. Ve işte o anda ufak bir iş gezisi için Polonya'ya gidebileceğimi; arda kalan zamanda ise Varşova'yı Krakov'u ve özellikle Auschwitz kampını gezebileceğimi farkettim. Vize işlemlerini gerçekleştiren vfsglobal firmasının hemen salı gününe randevu vermesi ve azaltılan vize evraklarını benim birkaç dakika içince tamamlamamla bu güzel gezi için ilk adımı atmış oldum. Vize tahmin ettiğim gibi 7 günde geldi. Hemen uçak ve otel rezervasyonlarını satışa çevirip 5 gün sonra yola çıktım.

Thy'nin günde bir kez karşılıklı düzenlediği sefer var Varşova'ya. Pol Airlines de Thy'ye paslıyor uçuşlarını. Uçmayı çok sevdiğimden belki, uçuş sürelerine pek dikkat etmem ama galiba 2 saat 5 dakika sürüyor. Chopin havaalanı modern ve çok şirin... Şehri seveceğimi buradan hissettmiştim. Polonya'da hala Euro'ya geçiş gerçekleşmediği için şehirde zloti kullanmanız gerekiyor. Zlotiyi Türkiye'de bulmak imkansız gibi. Belki kapalıçarşıda... Ama ben zaten her şeyi son dakikada yetiştirdiğim için bir de gidip zloti arayamadım. Fiyatlar neredeyse Türkiye gibi. Ulaşım, yemekler, market, otel, giyim, hatta elektronik... Sadece cep telefonlarında vergi olmadığı için %25 ucuz. Laptoplarda ise %15 gibi bir ucuzluk vardı galiba. Buna göre hesaplayıp Euro götürün yanınızda. Tabi her havalimanında olduğu gibi burada da para değişiminde çok zararlı duruma düşüyorsunuz. Burada 1 Euro 3,50 zloti iken şehir merkezinde 4 zloti.

Şehir merkezine 175 numaralı otobüs ile gidilebiliyor. 1 bilet 4,40 zloti. Galiba one day pass bilet de var ama pek gerekeceğini zannetmiyorum çünkü her yere yürüyorsunuz. Ama ille de alacağım derseniz fiyatı 24 zloti gibi bir şey olması lazım. 15 dakika içerisinde şehir merkezine ulaşıyoruz. İlk gördüğünüzde acaba Ankara'ya mı geldim diye şaşıracaksınız... Tam merkezde büyük bir kavşak ve Stalin'in Empire State Building'den esinlenerek yaptırdığı gökdelen var. Ama 33 katlı... 30. katı turizme açmışlar. Çıkış ücreti yetişkin 18 zloti, öğrenci 12 zloti. Beklendiği gibi Polonya halkı Stalin'den nefret ediyor. Şöyle bir sözleri var: Varşova'nın en güzel yeri Stalin Sarayı'dır. Çünkü buradan tüm şehri görürsünüz ama sarayın kendisini görmezsiniz. Gökdelenin hemen dört bir yanında ise farklı müzeler, tiyatro ve sinema salonu var. Gene hemen bu bölümün karşısında ise şehri en büyük avm'sini görüyoruz. Para değişim bürosu burada. Yani bildiğimiz dövizci canım... Food court'u alışageldiğimiz gibi. Bu arada ben döner isterim derseniz hemen dışarıda iki tane dönerci de var.

Benim müzelerden olduğu kadar sokaklarda dolaşmaktan da inanılmaz keyif alan bir yapım olduğundan saatlerce yürüdüm durdum. Son derece keyifli burada yürümek. Bir Konya, Ankara havası olduğundan zaten bisiklet de çok yaygın. Vızır vızır dolaşıyorlar ve herkes kiralayabiliyor.

Şehri 4 kısma ayırabiliriz. Birini anlattık. Diğeri ise tabii ki old town. Yürüyerek 10 dakika sürüyor gitmesi. Hergün saat 11.00'de tam ortasındaki heykelin önünden ücretsiz tur başlatıyorlar. Adı Orange Umbrella Tour. Muhtemelen belediye tarafından görevlendirilmiş bir arkadaş sizi o civarda görülmesi gereken yerlere götürüyor. İnanılmaz zevkli ve faydalı.

3.kısım ise Praga denen yer. Ama galiba bizim Tarlabaşı gibi bir yermiş. Kesinlikle gitmeyin diye tekrar tekrar uyarıyorlar. 4.kısımı hatırlayamıyorum şu an...

Auschwitz Kampına nasıl gidilir, nasıl gezilir... Bunu da bir sonraki yazıda ele alalım.

2 yorum:

  1. Auschwitz ile ilgili blog ne zaman yayımlanır :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok özür diliyorum, yazamadım. hemen bugün yazıyorum:)

      Sil